Yüzde Yöntemi İle Analiz (Dikey Yüzdeler Analizi)

Yüzde Yöntemi İle Analiz Tekniğinin Temel Özellikleri

Bir işletmenin belirli bir andaki finansal durumunu gösteren bilanço, işletmenin o an itibarıyla sahip olduğu varlıklarını ve bu varlıkların hangi kaynaklarla finanse edildiğini gösterir. Bu nedenle her bir varlık unsurunun toplam varlıklar içindeki payının; her bir kay­nak unsurunun toplam kaynaklar içindeki payının bilinmesi önemlidir.

Gelir tablosu ise işletmenin belirli bir dönem içindeki faaliyet sonuçlarını gösterir. Dönem içinde hasılat ve kar yaratan faaliyetler ile gider ve zarara yol açan faaliyetlerin sonuçları karşılaştırılarak döne­min nihai sonucu olarak dönem net karına ulaşılır. Finansal tabloları oluşturan her bir unsurun yeterli ve uygun büyüklükte olup olmaması işletmenin gelecekteki finansal yapısı ve faaliyet sonuçları üzerinde etkili olacaktır.

Yüzde yöntemi ile analiz tekniğinde, finansal tablolarda yer alan her kalem, aynı tabloda yer alan belirli bir kaleme veya toplama oranlanmakta ve bulunan yüzdelere göre ifade edilmektedir. Dikey yüzdelerden hareketle de işletmenin finansal durumu ve faaliyet sonuçları incelenir. Finansal tabloları oluşturan unsurların uygun ve yeterli büyüklükte olup olmadıklarının analiz edilmesi yüzde yöntemi ile analiz tekniğinin esasıdır. Dikey yüzdeler analizine Statik Analiz de denir.

Statik Analiz: İşletmenin bir tek dönemine ait finansal tablo­ların analiz edilmesidir.

Karşılaştırmalı Tablolar analizi ise Dinamik Analizdir.İşletmenin birbirini izleyen dönemlerine ait finansal tablolarının bir arada ince­lenerek işletmenin zaman içerisinde gösterdiği değişmeler analiz edilir.

Dikey analiz tekniği bilanço kalemlerine uygulandığında o unsu­run içinde bulunduğu hesap grubuna, hesap sınıfına, aktif veya pasif toplamına olan oranı bulunur.Gelir tablosu kalemlerine uygulandığında ise her bir gelir tablosu unsurunun o dönemin net satışlarına oranı bulunur.

Yüzde yöntemi ile analiz tekniğinin iki temel üstün yönü vardır.

1) Bu yöntemde bilanço unsurları 100 kabul edilen bilanço toplamı itibarıyla ifade edildikleri için her bir unsurun genel toplam içindeki nispi önemi kolaylıkla görülebilir.

2) Yüzde yöntemi ile analiz tekniği, bir işletmenin finansal duru­munu ve faaliyet sonuçlarını tek başına ve rakip işletmelerle veya sek­tör sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak incelemek amacıyla kullanılabilir. Her işletmenin bilançosu bilanço toplamı 100 kabul edil­erek yüze indirgendiği için benzer işletmelerin bilançolarının karşılaştırılması da anlamlı hale gelmektedir.

Yüzde yöntemi, sektördeki benzer işletmelerle karşılaştırma yapılmasını mümkün kıldığı için işletmenin sektördeki yeri konusunda da faydalı bilgiler verecektir.

Dikey yüzdeler aktif ve pasif kalemlerin işletmenin finansal tablolarında nasıl dağıldığının saptanmasında analiste olanak tanıyan önemli bir yöntemdir. İşletmenin varlıklarının ve kaynaklarının dağılımını göstermesi bakımından önemlidir. Bu analiz yönteminin diğer analiz yöntemleri ile birlikte kullanılması, işletmenin finansal başarımının daha sağlıklı ölçümlenmesi bakımından gereklidir.

Yüzdelerle İfade Edilmiş Bilançoların Hazırlanması

Herhangi bir finansal değer ile o unsurun içinde yer aldığı toplam arasındaki oransal ilişkiler dikey yüzdeler olarak isimlendirilir. Bilanço unsurları İçin dikey yüzdeler hesaplanırken bilanço toplamı, diğer bir ifade ile aktif( varlık) ve pasif ( kaynak) toplamı,

100 kabul edilerek, her bir varlık ve kaynak kaleminin genel toplama oranı, toplam içindeki yüzdesi hesaplanır. Böylece bilanço unsurları ortak bir temele veya yüze indirgenmektedir.

Bilançonun Genel Toplama Göre Dikey Yüzdeleri İçin Formül

Dikey yüzdesi hesaplanacak kalemin tutarı x 100 = %

Aktif( veya Pasif) Toplamı

Bilançonun Grup Toplama Göre Dikey Yüzdeleri İçin Formül

Dikey yüzdesi hesaplanacak kalemin tutarı x 100 = %

Dikey yüzdesi hesaplanacak kalemin içinde
bulunduğu grubun toplamı

Hem grup toplamlarına hem de genel toplama yansıyan büyük­lükler bilanço unsurlarının net değerleri olduğu için hesap gruplarının dikey yüzdeleri hesaplanırken net değerlerinin esas alınması gerektiği unutulmamalıdır. Aktif veya pasif düzenleyici hesapların kalanları bilançoda indirim olarak gösterilir ancak bunların dikey yüzdeleri hesaplanamaz.Dikey yüzdelerin negatif çıkma olasılığı yoktur. Eğer herhangi bir kalemin o yılda tutarı yoksa dikey yüzdesi sıfır olur. Ancak eksi büyüklükte varlık veya eksi büyüklükte bir kaynak unsu­ru olmayacağı için eksi yüzdeler çıkmaz Çünkü dikey yüzdeler değişimi değil o yıl itibarıyla her bir unsurun göreceli önemini gösterir.

Yüzdelerle İfade Edilmiş Gelir Tablolarının Hazırlanması

Net Satışlar büyüklüğü 100 kabul edilir ve gelir tablosunda yer alan her kalemin net satış tutarına olan oranı bulunur. Bu şekilde her kalemin gelir tablosu içinde net satışlara kıyasla göreli önemi ifade edilmiş olur.Çünkü bir işletmenin karlılığın da en önemli kalem döne­min satışlarıdır.

Dikey yüzdesi hesaplanacak gelir

tablosu kalemin tutarı x  100 = %

Net Satışlar

Satışların Maliyeti, Net Satışlardan bir indirim olduğu için gelir tablosunda eksi olarak raporlanmasına rağmen dikey yüzdesi negatif olmayacaktır. Çünkü dikey yüzde, satışların maliyeti ile net satışlar arasındaki oransal ilişkiyi göstermektedir.

Finansal Tabloların Yüzde Yöntemi İle Analiz Ve Yorum Esasları

Dikey yüzdelerle ifade olunmuş bilançolarda yer alan yüzdeler her kalemin toplam içinde ve dahil olduğu bölüm içindeki nispi

önemini gelir tablosundaki dikey yüzdeler de her kalemin net satışlara olan oranını gösterir. Her kalemin nispi önemine bakılarak, büyüklüğü ve yeterliliği konusunda yorum yapılır. Ancak bir kalemin durumunun tek başına ele alınması genellikle fazla anlamlı değildir. Bu nedenle ele alınan kalemin ilgili diğer kalemlerle birlikte ele alınarak yorumlanması önemlidir.

Hesaplanan yüzdelerin değerlendirilmesi yapılırken geçmiş dönem verileri, planlanan veriler veya benzer işletmelerin verileri ile karşılaştırmalar yapmak mümkündür. Karşılaştırmaların sonucuna göre ortaya çıkan değişiklikler incelenerek işletmenin gelişme yönü de görülebilecektir.

Bir işletmenin dikey yüzdelerle ifade edilmiş bilançosu yüzde yöntemi ile analiz edildikten sonra rakip işletmelerin dikey yüzdelerle ifade edilmiş bilançoları analiz edilerek karşılaştırılabilir. Bu durumda işletmenin rakiplere göre hangi varlık unsurlarına fazla veya az yatırım yaptığı, ne gibi farklı finansman biçimleri uyguladığı saptanır.

Aynı işletmenin birbirini izleyen dönemlerine ait finansal tablo­ların dikey yüzdeleri hesaplanarak yüzde yöntemi ile dinamik analiz de yapılabilir.

Bilançoların Analiz ve Yorum Esasları

Dikey yüzdelerle ifade olunmuş bir bilanço, varlıkların ve kay­nakların dağılımını ve dolayısıyla varlıkların finansmanında kullanılan kaynakların payını gösterir. Bu nedenle bilançolar yorumlanırken özel­likle varlık- kaynak dağılımı incelenir.

Varlık- Kaynak İncelenmesi

Yüzdelerle ifade edilmiş bilançolarda varlık ve kaynak incelen­mesinde grup toplamlarının genel toplam içerisinde yüzde olarak sahip oldukları pay dikkate alınarak grubun özelliğine ve işletmenin türüne göre bu dağılımın uygun ve yeterli olup olmadığı araştırılır. Varlık kay­nak incelenmesi yapılırken öncelikle varlık dağılımı ve kaynak dağılımı tek başına ele alınır; daha sonra varlık kaynak ilişkisi kurulur.

1) Varlık Dağılımının İncelenmesi

Varlıkların dağılımı olarak dönen varlıkların ve duran varlıkların toplam varlıklar içindeki payları belirlenir. Faaliyette bulunulan işkolu, endüstriyel işletmelerde kul­lanılan teknoloji ve fiyat hareketleri varlık dağılımı üzerinde etkilidir.

Ticaret işletmelerinde dönen varlıkların önemli yer tutması, duran varlıkların payının düşük olması doğaldır. Çünkü ticaret işletmeleri faaliyet konulan gereği sadece mal ve diğer likit kalemlerle çalışırken,

sanayi işletmelerinde bunlara ek olarak bir de üretim söz konusudur. Emek yoğun teknoloji kullanılan işletmelerde özellikle maddi duran varlıklar toplam varlıklar içinde önemli bir pay tutar.

a) Dönen Varlık Dağılımının İncelenmesi

Varlıkların dönen varlıklar ve duran varlıklar olarak dağılımının yanısıra grubu oluşturan
unsurların dağılımı da işletmenin ana faaliyet konusunda başarılı olmasını sağlayacak büyüklük ve bileşimde olmalıdır. Örneğin, üretim yapan bir işletmede grup toplamının genel toplam içerisindeki payı normalken dönen varlıklar grubu sadece diğer alacaklardan oluşmuşsa faaliyet döngüsünün aksama ihtimali yüksek olacaktır. Çünkü” faaliyet döngüsünün” aksamaması için işletmenin elinde para, hammadde,
mamul gibi unsurların olması gerekir.

Faaliyet döngüsü, bir işletmede para ile başlayan işlemlerin tekrar paraya dönüşme sürecidir. Örneğin üretim işletmelerinde para ile ham­madde- malzeme alınır, bunlar üretim sürecinde mamule dönüşür; mamuller satılarak tekrar paraya dönüşür. Mamul kredili satılmışsa önce alacağa; alacak da tahsil edilerek paraya dönüşür.

Dönen varlıkların kendi içindeki dağılımı işletmenin faaliyet­lerinin aksamadan sürdürülebilmesi ve kısa vadeli borçların ödenebilmesi açısından son derece önemlidir. Dönen varlıklar içinde hazır değerlerin, menkul kıymetlerin ve alacakların payının yüksek olması dönen varlıkların likiditesinin yüksek olduğunu gösterir ve bu da borç ödeme gücü açısından olumlu bir göstergedir.

Stokların nakde dönüşümü daha yavaş olduğu için dönen varlıklar içindeki payının çok yüksek olmaması istenir. Ancak üretimi ve satışı aksatacak kadar az da olmalıdır. Fakat son yıllarda işlet­melerin stok bulundurma politikaları daha az stok bulundurma hatta sıfır stokla çalışma yönünde değişmektedir.

Alacaklar ikinci derecede likit kalemlerdir, bu nedenle likiditeyi desteklerler. Üstelik senetli alacakların hem vadeden önce nakit yarat­ma özelliği olduğu için hem de senetsiz alacaklara göre daha güvenilir oldukları için alacaklar içinde senetlilerin payının yüksek oluşu da lehte yorumlanacak bir durumdur.

b)      Duran Varlık Dağılımının İncelenmesi

Özellikle üretim işletmeleri açısından duran varlıkların büyüklüğü son derece önem­lidir. Duran varlıklar içinde genellikle maddi duran varlıklar en büyük paya sahiptir.

Bu nedenle maddi duran varlıkların dikey yüzdesi incelenirken işletmenin amortisman politikası, yeniden değerleme yapılıp yapılmadığı, işletmenin satın alma yerine finansal kiralamayı tercih edip etmediği, krediyle alınan maddi duran varlıklar için finansman giderlerinin maliyete eklenip eklenmediği, yenileme yatırımlarının olup olmadığı gibi konular göz önünde bulundurulmalıdır.

Maddi duran varlıklar işletmenin üretim ve faaliyet kapasitesi ile ilgili oldukları için bunlardaki yetersizlik faaliyetlerin aksamasına neden olacaktır. Fazla ise bunlara bağlanan fonların geri dönmeme­sine, verimliliğin ve dolayısıyla karlılığın düşmesine neden olacaktır.

2)      Kaynak Dağılımının İncelenmesi

Kaynak dağılımının ince­lenmesinde kısa vadeli yabancı kaynakların, uzun vadeli yabancı kaynakların ve öz kaynakların toplam kaynaklar içindeki payları belirlenir.

Her tür işletmede öz kaynakların toplam kaynaklar içinde en büyük paya sahip olması istenir.

Yabancı kaynaklar açısından da uzun vadelilerin kısa vadelilerden yüksek olması tercih edilir. Çünkü kısa vadeli borç ödeme gücünün iyi olacağı, faiz giderlerinin az olacağı düşünülür. Ancak ülkemizde kısa vadeli banka kredilerinin maliyeti çok yüksek olmasına rağmen fazla uzun vadeli kredi açılmaması nedeniyle işletmeler daha çok kısa vadeli borçlanmaya gitmek durumunda kalmaktadır.

a) Kısa ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynak Dağılımının İncelenmesi

Faaliyette bulunulan işkolu, kullanılan teknoloji, varlık yapısı, finansal pazarların gelişmişlik derecesi, işletmenin hukuki statüsü, enflasyon, vergi sistemi gibi etkenler işletmelerin kay­nak yapılarını etkiler. Ülkemizde para ve sermaye piyasalarının yeter­ince gelişmemesi, işletmelerin daha çok şahıs işletmesi veya aile ortaklığı şeklinde olması, sürekli fiyat artışları vb. nedenler işlet­melerin faaliyetlerini daha çok yabancı kaynakla, özellikle de kısa süreli yabancı kaynaklarla yürütmelerine neden olmaktadır.

Banka veya para piyasası araçlarından yararlanarak nakit şeklinde sağlanan finansal borçlar, ana faaliyet konusuna giren mal ya da hizmetin kredili alınışından doğan ticari borçlar, ileride mal ya da hizmet teslim edilerek ödenecek olan müşterilerden alınan avanslar ve diğer borçlar, ( ödenecek vergi, gider tahakkukları, vergi ve gider karşılıkları vb.) kısa vadeli yabancı kaynakları oluşturan belli başlı unsurlardır.

Özellikle finansal borçlar işletmeye faiz yükü getiren bir kaynak olarak işletmenin karını azaltan bir etkiye sahiptir. Faiz giderlerinin işletmenin karını yok edip etmediğinin de bu arada dikkate alınması önemlidir. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ticari borçların kısa vadeli yabancı kaynaklar içindeki payının yüksek olması doğaldır. Fakat bu borçların yabancı para itibarıyla olup olmadığına da dikkat edilmelidir. Çünkü yabancı paralı borçlar döviz kuru değişmelerinden etkilenerek işletme açısından risk yaratabilir.Borçların yabancı paralı olup olmadığı incelenirken bilançonun dipnotlarından yararlanılmalıdır.

Alınan avansların büyüklüğü işletmeye faizsiz ve nakit şeklinde fon girişi sağlamasının yanısıra satış konusunda da sıkıntı olmaya­cağını gösterdiği için son derece olumlu bir göstergedir.

Ödenecek vergi ve diğer yasal yükümlülükler ile vergi ve gider karşılıkları üçüncü şahıslardan fiilen sağlanan bir kaynak anlamında olmayıp onlar da faiz yüküne neden olmazlar ama vadelerinde nakden ödenmek zorundadırlar.

b) Öz Kaynak Dağılımının İncelenmesi

Öz kaynaklar geri ödemesiz bir kaynaktır ve  öz kaynak unsurları için faiz ödenmesi söz konusu değildir. Öz kaynaklar ortakların varlıklar üzerindeki hak sahipliğini yansıtır; dolayısıyla yabancı kaynaklardan ne kadar yük­sekse alacaklılar açısından güvence oluşturması da o kadar yüksek olur.Görünürde maliyetsiz bir kaynak olan öz kaynakların da aslında işletmeye maliyeti vardır. Yabancı kaynaklar için ödenen faiz giderleri vergiden düşüle bildiği halde ortaklara ödenen kar payları için bu geçerli değildir.

Öz kaynakların kendi içindeki dağılımı da son derece önemlidir. Ortaklarca sağlanan sermaye, yedek akçeler ve yeniden değerleme artışları öz kaynakların üç temel unsurudur. Öz kaynakların oto finans­man yönünü temsil eden kar yedekleri( işletmenin kar elde ettiği dönemlerde karın yasal zorunluluklar veya ihtiyari nedenlerle dağıtılmayıp işletmede bırakılan kısmı) ve dönem karının en büyük payı alması istenir.

İşletmenin kendi faaliyetleri sonucunda büyümesini finanse ede­bilmesi kar elde edebilmesine ve bu karın tamamının dağıtılmayıp işletmede bırakılmasına bağlıdır. İşletmenin kendi kendini finanse edebilmesine oto finansman denilmektedir.

Öz kaynakların içinde oto finansmanı temsil eden kalemlerin payının yüksekliği her tür işletme açısından olumlu bir göstergedir.

Öz kaynaklar grubunun diğer önemli bir unsuru da duran varlıkların yeniden değerlemesi sonucu varlıklarda oluşan artışın kaynağı olarak öz kaynaklarda raporlanan yeniden değerleme artışlarıdır.Bu unsur ne karla ilgilidir ne ortaklarca sağlanmıştır ne de varlıklardaki fiili bir artışın kaynağıdır.Sadece fiyat hareketleri sonu­cunda varlıklarda oluşan artışın kaydını gerçekleştirebilmek için oluşturulan fıktif ( gerçek olmayan ) bir kaynaktır.Bu nedenle öz kay­naklar içinde bu unsurun çok fazla yer tutması istenmez.

3)      Varlık-Kaynak İlişkisinin İncelenmesi

Varlık- kaynak ilişkisinde dönen ve duran varlıkların hangi kaynaklarla finanse edil­diği ve bu finanse ediliş şeklinin uygun olup olmadığı incelenir.

Varlık ve kaynak toplamlarının eşit olması ve 100 kabul edilme­si böyle bir karşılaştırmayı mümkün kılar. Bu açıdan dönen varlıkların başta kısa vadeli yabancı kaynaklardan olmak üzere günlük faaliyet­lerin sürdürülebilmesi için (net çalışma sermayesi mevcudunun oluşabilmesi için) öz kaynaklardan veya uzun vadeli yabancı kay­naklardan da finanse edilmiş olması gerekir.

Duran varlıklar ise öz kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kay­naklarla finanse edilmelidir. Böyle bir durum, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebildiği gibi üretim, satış ve gider karşılamada da başarılı olacağı ve bunun sonucunda dönem karlılığının da kuvvetleneceği anlamına gelir.

Dönen varlıkların dikey yüzdesi kısa vadeli yabancı kaynakların dikey yüzdesinden küçükse, kısa vadeli yabancı kaynakların duran varlıkların finansmanında da kullandığı ve işletmede “net çalışma ser­mayesi noksanı” olduğu anlaşılır. Dönen varlıkların kısa vadeli borçlardan büyük olması her zaman için yeterli olmayacaktır.

Dönen varlıklar aynı zamanda nakit, mal ya da hizmet şeklinde ödenecek kısa vadeli borçlan, müşteri taleplerini ve üretimi karşılaya­cak çeşitlilikte kalemleri içermelidir.

Dönen varlıkların likit yapısının nakitle ödenecek borçlan, stok­lar kaleminin mal teslim edilerek ödenecek borçları karşılayıp karşılamayacağı incelenir.

Örneğin, ticari borçlar sadece stokların finansmanı ile ilgiliyken öz kaynaklar içinde yer alan maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışı ise aktifte sadece ve sadece maddi duran varlıklarla ilgilidir.

Kalem İncelenmesi

Kalem incelemesinde amaç, tek bir kalemin içinde bulunduğu grup toplamı veya aktif/ pasif toplamı içindeki payının kalemin özel­liği de dikkate alınarak yeterli büyüklükte olup olmadığını incelemek­tedir. Bu nedenle incelenen kalemin özelliğine göre, işletmenin türü de dikkate alınarak yeterli ve uygun büyüklükte olup olmadığına karar verilirken varlık unsurları için kullanım yerlerine, yabancı kaynaklar için ödenebilirliklerine, öz kaynaklar için sermayeyi veya oto finans­manı temsil ediş derecelerine bakılır.

Ele alınan kalemin yüzdesi varlıklar için tek başına veya onu destekleyici kalemlerle birlikte kullanım yerlerine yetecek ise uygun büyüklükte olduğu kabul edilir.

Örneğin, hazır değerler kaleminin dikey yüzdesinin uygun büyüklükte olup olmadığına karar verilirken onu destekleyici kalem olarak öncelikle geçici yatırım olarak edinilmiş olan menkul kıymetlere bakılır. Hala yetersizlik varsa ticari alacaklar için de senetli alacakların olup olmadığına bakılır.

Kaynaklarda yabancı kaynaklarda ödenebilecek ve öz kaynaklar için ortakların varlıklar üzerindeki hakkına ağırlık verdirtecek büyük­lükte ise yeterli kabul edilir.

Gelir Tablosu Analiz ve Yorum Esasları

Dikey yüzdelerle ifade edilmiş gelir tablosunda yer alan yüzdel­er her bir kalemin net satışlarla olan ilişkisini gösterir.

Her kalemin net satışlara göre oransal büyüklüğünün, kalemin özelliği de dikkate alınarak hasılat ve karlılık açısından yeterli ve uygun olup olmadığı incelenir.

Bir işletmeye ait dikey yüzdelerle ifade edilmiş gelir tablosunun incelenmesi işletmenin net satış hasılatının ne kadarının brüt satış karına, ne kadarının esas faaliyet karına, ne kadarının da olağan kara ilişkin olduğunu gösterir. Hasılat ve kar kalemleri için yeterli büyük­lük, kendilerinden sonra gelen gider ve zararları karşılayıp diğer bölümlere ve dönem net karına katkıda bulunacak büyüklükte oluşlarıyla ölçülür. Kar kalemlerinin net satışlar karşısındaki payı ne kadar yüksekse o kadar iyidir ve dönem net karına katkısı itibarıyla değerlendirilir.

Dönem karının dikey yüzdesinin yeterliliği incelenirken de onun daha çok ana faaliyet konusundan kaynaklanıp kaynaklanmadığına, otofinansman ve kar dağıtımına olanak sağlayıp sağlayamayacağına bakılır.

Gider veya zarar kalemlerine ilişkin dikey yüzdelerin yeterli ve uygun büyüklükte olup olmadıkları incelenirken bunların kendi­lerinden önceki hasılat veya kan yok edecek kadar büyük ve üretimin veya hizmetin kalitesini düşürecek kadar az olup olmadığı araştırılır. Hatta bazı tür gider ve zararların hiç olmaması istenir.

Gider ve zararların hiç olmaması ise daha çok olağan dışı giderler ve zararlar için söz konusudur. İşletmenin tek bir dönemine ait gelir tablosu dikey yüzdeleri analiz edildiğinde statik analiz yapılmış olur.

Aynı işletmenin birbirini izleyen dönemlere ait dikey yüzdelerle ifade edilmiş gelir tablolarının kendi aralarında karşılaştırılması veya rakip işletmelerin dikey yüzdelerle ifade edilmiş gelir tablolarının karşılaştırılması yoluyla ise analiz dinamik hale getirilmiş olur.

Dinamik analiz yapabilmek için öncelikle statik analiz yapılır, daha sonra dikey yüzdelerde görülen değişmeler incelenir. Bu karşılaştırmalar yıldan yıla net satış hasılatına göre her kalemde mey­dana gelen değişmeleri gösterir.

Örneğin brüt satış karının % 25’den % 15’e düşmesi işletme için çok anlamlıdır. Çünkü brüt kar marjında görülen bu azalma, satış fiy­atlarının düşmesinden, maliyet unsurlarının fiyatlarının yükselmesin­den veya satış faaliyetlerinin daha verimsiz bir şekilde yürütülmesin­den veya bu üç faktörün bir arada yaptığı etkilerden kaynaklanmış ola­bilir.

Farklılıklar, faaliyet sonuçlarının iyileştirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasında yöneticileri uyardıkları gibi alınacak önlemler konusunda da ipuçları verirler.

Aynı işletmenin farklı dönemlerinin karşılaştırılmasının yanı sıra aynı sektörde faaliyette bulunan iki işletmenin dikey yüzdelerle ifade olunmuş gelir tabloları karşılaştırılarak faaliyet sonuçları bakımından
farklılıkları saptanır. Böylece işletmenin maliyet ve kar marjları açısından durumunun olumlu olup olmadığı ve rekabet durumu ortaya koyulur.